Son yaşanan olaylara derinden baktığımızda; ülkemizin bu iktidar (AKP) tarafından hızla tek tipleştirilmeye çalışıldığını görmekteyiz. Gelişen olaylar bu durumu göstermesi açısından çok önemli verilerle doludur.

      Şurası bir gerçek ki, iktidar, kendisi gibi düşünmeyene tahammül edemiyor. “Ya benim gibi düşüneceksin yada susacaksın diyor.”
      Bugün Kanal Türk'ün el değiştirmesinin temel gerçeğinin bu olduğunu bilmek gerekir. Kendisine karşı duruş sergileyen bir kanalı susturmak için iktidar kendi elinde ki erki kullanarak, bu kanalın susmasını sağlamıştır. Bugün, medyanın %85’i iktidarın kontrolüne geçmiştir. Böylesi bir durum nasıl bir demokrasi anlayışının ürünündür!? Sormak gerekir.

      Bugün, ülkemizin durumu adeta Osmanlı'nın son dönemini anımsatmaktadır. Osmanlı, son dönemlerinde kendi hazırladığı yasaları bile İngiliz Emperyalizmine sunuyordu.Bugün de aynı şeyi günümüzün iktidarı aynı şeyi yapmaktadır. İktidar bugün hazırladığı "yargıyla ilgili bir yasa taslağını" Avrupa Birliğine sunuyor. Ama ülkemizde ki hiç bir hukukçunun bu yeni hazırlanan yasadan haberi bile yok. Ne acı bir durum. Sanki müstemleke bir ülkeyiz. Bu ne biçim bir anlayış. Ülkemizin geldiği nokta gerçektende içler acısı.
      Yargı bağımsızlığı ise tamamen sözde kalmış bir kavram konumuna inmiştir. Bugün iktidar “YARSAV” kapatmaya çalışıyor. YARSAV (Yargıçlar ve Savcılar Birliği) ulusal bir duruş sergilediği için iktidar bu derneği kapatmak için yasa hazırlıyor.
      Hele bugün yaşanan bir olay ise, yargının ne kadar baskı altında olduğunu göstermesi açısından ilginç bir örnektir. Bilindiği gibi bugün Yargıtay başkan yardımcısı bile, izlenilmekte ve Anayasa Mahkemesi yargıçları korkutulmaya ve psikolojik baskı altına sokulmaya çalışılmaktadır.
      Bir yandan yeni çıkarılmak istenen bir yasayla " Deli Dumrul Yasası" ile halkın vergi yükü daha da arttırılmak isteniyor. Arabası olanlardan ayda ortalama 210 YTL. alınmaya çalışılıyor.
      Diğer yandan "ilaçların bakkallarda bile satılmasının önü açılmaya çalışılıyor". Bu hangi anlayışın ürünüdür. İlaç şeker mi?  Halkın sağlığıyla bu kadar oynanır mı?
      Bugün, Televizyon da SKY Türk’te haberleri izlerken dondum kaldım. İnsanlığımdan utandım. Haber, yanan bir çocuğun götürüldüğü hastanelerin hiç biri çocuğu tedaviye almadığını bildiriyor.Çocuk acı içinde hastane hastene dolaştırılıyor. En sonunda bir "Özel Hastane" 8.500 YTL. getirin hastanızı kabul edelim diyor. Bu nasıl bir sağlık anlayışıdır?
Bu nasıl insana saygı anlayışıdır? Bu nasıl Hipokrat yeminidir? Hiç bir para, ama hiç bir para "o çocuğun çektiği acıyla değiştirilebilir mi?" Bu nasıl bir mantık, bu nasıl bir anlayış. Anlamakta zorluk çekiyorum!. Bu muydu sağlıkta ki reform!?
      İktidar iş kendisine dokununca demokrat ama kendisini eleştiriyorsa her şeyi anti demokratik görüyor.
      İşte bugünün özeti bu.

                                                             Suleyman Zaman          14.05.2008